|
|
Mehmedim sevinin başlar yüksekte
Ölsek de sevinin eve dönsek de
Sanma bu tekerlek kalır tümsekte
Yarın elbet bizim , elbet bizimdir
Gün doğmuş , gün batmış ebed bizimdir. |
|
|
|
|
|
 |
|
SAHRA HİZMETLERİ |
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
|
GEÇMİŞTEN BUGÜNE LEVAZIM (İkmal) SINIFI
Levazım Lazım olan şeyler. Askeri birliklerin yiyecek ve giyecek maddelerini, silah, mühimmat, muhabere ve ordu donatım araç ve gereçleri dışında kalan diğer malzemeleri, ifade eden terim. Levazım sınıfı, barışta ve seferde, askeri birlik ve kurumların yiyecek, içecek, giyecek, yakacak vb. maddelerin ikmalini, depolanmasını, bakım, tamir ve dağıtımını sağlar. Savaş sırasında düşmandan alınan ganimetin toplanması, sınıflandırılması ve cephe gerisine gönderilmesi de bu sınıfın vazifeleri arasındadır. Bu hizmetleri yerine getirmede, levazım sınıfının bölükten alaya kadar değişik büyüklükteki birlikleri vazife almaktadır.
Tarihçesi: Milletlerin, düzenli bir orduya sahip olmaya başlamaları ile birlikte, askerlerin yedirilmesi, giydirilmesi, silah ve teçhizatının ve diğer ihtiyaçlarının temini zaruriyeti de ortaya çıkmıştır. Asya kıtasının doğusundan, Avrupa ortalarına kadar çok geniş sahalarda devlet kuran atalarımızın, Özellikle ordunun iaşe ikmali konusunda tertip, düzen ve faaliyetleri, bugün bile merak konusu olmaktadır.
Osmanlı Devletinin kuruluş yıllarında düzenli ordu teşkilatı yoktu. Taleb üzerine, aşiret gençleri savaşa katılırlar, bunlara sefer esnasında ulufe verilir, savaştan sonra memleketlerine dönerlerdi. Orhan Gazi ve Sultan Birinci Murad Han zamanında, muvazzaf kapıkulu timar ve zeamet askerleri ihdas edildi. Kapıkulları, padişahların hassa askerleri olup, hazineden bunlara ulufe ve günlük istihkak verilirdi.
Seferde padişahın maiyetinde bulunan kapıkulu askerleri, piyade ve süvari olmak üzere iki kısımdır. Kapıkulu piyadesi; yeniçeriler, acemi oğlanları, cebeciler, topçular, top arabacıları, humbaracılar, sakalar olmak üzere yedi sınıfa ayrılmıştı.
Yeniçeri ocağının ilk teşkilinde her ere bir akçe ulufe verilirken, zamanla paranın değer kaybetmesiyle bu miktar 1 günde 20-25 akçeye yükseltildi. Ulufeden başka, senede dört defa un, et, yağ, bulgur, elbise gibi şeyler veya bedelleri verilirdi.
Eyalet askerlerine hazineden maaş verilmez, dirlik denilen arazinin vergi hasılatı tediye edilirdi. Dirlikleri, hasılatlarına göre Has, Zeamet ve Timar olmak üzere üçe ayrılmıştı. Dirlik sahipleri elde ettikleri hasılata göre, sefer zamanında muayyen miktarda askeri tam teçhizatlı olarak göndermeye mecburdular. Toplanma bölgesinden hareket edildiğinde, önde süvari ve piyade ve onların arkasında ağırlıklar ile erzak kafilesi yer alırdı. Bu teşkilatlanmada usul ve nizamlara tam riayet sağlandığından, Osmanlı Devletinin yükselme devrinde, masraf yapılmadan, mükemmel donatılmış, eğitim seviyesi yüksek yüz kırk bin süvari tedarik edilmiş ve seferin devamı müddetince ordunun kendi iaşesini sağlaması mümkün olmuştu.
1826 senesinde yeniçeri sınıfının lağvedilmesine kadar bu düzen devam etti. Bu tarihte, nizam-ı cedid kurularak, düzenli ordu teşkilatına geçildi. 1909 senesinde ilk levazım okulu, Beylerbeyi Sarayında açıldı, ancak, dokuz aylık bir eğitim devresinden sonra kapandı. İki sene sonra, 1911'de Almanya'dan getirilen levazım mütehassısı Zaver Beyin idaresinde okul, Taksim Kışlasında açıldı. Okulda hukuk, iktisad, ticaret, barış ve seferde ihale ve muayene usulleri, yiyecek, yakacak, melbusat ve teçhizat ikmali vb. konular öğretiliyordu. Balkan Harbinden edinilen tecrübelerden de faydalanılarak istihkakların verilmesi, ilmi esaslara bağlanmış ve 1914 tarihli Tayınat ve Yem Kanunu çıkartılmıştır. Askeri birliklerin iaşesinde ve tayın bedellerinin ödenmesinde, mübadele sistemi getirilerek kanunda belirtilen cins ve miktarda erzak verilmesi hükmedilmiş, ancak bu erzakın bir günlük tutarını geçmemek üzere başka cins erzakla değiştirilebilmesi esası kabul edilmiştir. Birliklerin iaşesinde bundan daha mükemmelini düzenleyecek bir kanun yapılamadığından, Tayınat ve Yem Kanunu'nun uygulanmasına zamanımızda da devam edilmektedir.
Kurtuluş Savaşından sonra, Harp Akademileri binasında 1 Ekim 1925 tarihinde Levazım Akademisi adı altında Levazım Okulu yeniden açıldı. 1927 yılından itibaren de Harp Okulundan levazım subayı mezun olmaya başladı. 1949 senesinde, Levazım Okulu, Harp Akademileri bünyesinden ayrılıp, başlı başına sınıf okulu olarak Bayezid'deki Askeri Tıbbiyye Okulunun, bir bölümünde tedrisatını sürdürmeye devam etti. Daha sonra 1952 yılında Eyüp'teki binasına 1961 yılında da Halıcıoğlu'ndaki tarihi Mühendishane-i Berri-i Hümayun binalarına taşındı. 1 Eylül 1977 yılında Maliye sınıfının kurulmasıyla Levazım Maliye adını alan okul, 1 Ocak 1980 tarihinde Kağıthane Kışlasına taşındı. Oradan da 1990 yılında Küçükyalı'da yeni yapılan binalarına nakledildi.
Zaferi kazananlar, yalnız cephede savaşanlar değildir. Zaferin kazanılmasında, ordunun iaşe, cephane ve her türlü lojistik ikmal ve desteğini sağlayanların da büyük payı vardır. |
|
|
|
|
|
|
 |
|
Sitenin Muhteviyatını Beğendinizmi ? |
|
|
|
Bugün 5 ziyaretçi (8 klik) Uzman Çavuş burdaydı! |